Pek çok kişi gibi şirketler de, şirket içi haberleşmesinde bloglar, Twitter ve Facebook gibi sosyal medya ağlarını kullanmakta gerek şirket gerek çalışanlar bu ortamda şirket duyurularını, sektördeki gelişmeleri, güncel konuları, sosyal medya gündemini takip edebilmektedir. Özellikle burada şirkete ait proje, mali bilgiler, tasarım ve sunumların paylaşılmasının şirket sırlarının gizliliğini ihlâl edebileceğini gözden uzak tutmamak gerekir. Reklamlarda benzer ürün ve hizmetleri veya bunları üretip sunan kişileri, işletmeleri ve şirketleri karalayıcı, yerici ve yanıltıcı unsurlara yer verilmesi mesleki ve ticari itibara zarar verebilir.
Bu ihlallere engel olmak adına aşağıdaki yollara başvurulabilir. Şöyle ki;
SOSYAL MEDYADA GERÇEKLEŞEN İHLALLEDE HUKUKİ KORUNMA
- Kişilik Haklarının Rıza Dışı Saldırılara Karşı Korunması;
Facebook ve sair sosyal medya mecralarından yapılan yorumlar, hakaretler…vb. rıza dışı saldırı konusudur. Şirketinizin tüzel kişilik olarak bu ihlaller karşısında uygulaması gereken hukuki korumalara aşağıda yer verilmiştir.
5651 SAYILI KANUNA GÖRE KİŞİLİĞİN KORUNMASI
5651 sayılı Kanun, internet ve sosyal medya ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile internet ortamında işlenen belirli suçlara içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla çıkartılmıştır.
a.İçeriğin Yayından Çıkarılması
İnternet ve sosyal medya ortamındaki yayınlar ve paylaşımlar için 6518 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile içeriğin yayından çıkarılması içerik sağlayıcı veya buna ulaşılamaması durumunda yer sağlayıcıdan uyarı yöntemi ile istenebilecektir. İçeriğin yayından çıkarılması taleplerinin asıl olarak içerik sağlayıcı tarafından karşılanması gerekirse de, bunlara ulaşmanın çoğu zaman zorluk arz ettiği düşünüldüğünde bu taleplerin muhatapları yer sağlayıcıları olmaktadır. Kural olarak yer sağlayıcılarının kişilik hakkı ihlâline neden olan içeriği çıkarmaları söz konusu değildir. Fakat bunun yapılması barındırdıkları içerik nedeniyle sözleşme hükümlerine ve dolayısıyla hukuka aykırı ise de, burada kanundan aldıkları yetki ile içeriğin yayından çıkarmaları hukuka uygun hale gelmektedir. Burada dikkat edilecek husus yer sağlayıcılarının kanundan aldıkları yetkiyi kullanırken, yetkinin sınırları içerisinde kalmaları hususudur. Nitekim, yetkinin dışına çıkılırsa TCK.244. maddesi gereği bilişim sistemlerini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu işleyeceklerinden cezai sorumlulukları ve hukuki sorumlulukları gündeme gelebilecektir.
b. Erişimin Engellenmesi
Sosyal medya ve internet ortamında yapılan kişilik hakkı ihlâllerine karşı 5651 sayılı Kanun’un 9.maddesi, doğrudan Sulh Ceza Mahkemesine başvurmak suretiyle erişimin engellenmesi kararı alabilme imkanı tanımıştır. Söz konusu başvuruda bulunabilecekler, içerik nedeniyle haklarının ihlâl edildiğini iddia eden, gerçek veya tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlardır. Hakim bu başvuruyu yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayacak, bu karar aleyhine CMK gereği itiraz edilebilecektir. Kararın kesinleşmesine müteakip karar, doğrudan Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne, birlikten ise erişim sağlayıcıya gönderilecek, erişim sağlayıcı kararı en geç dört saat içinde yerine getirecektir.
Bilişim Suçlarında Savcılık Şikayeti Nasıl Yapılır ?
Söz konusu suç şikâyete bağlı bir suç ise şikâyet süreci gündeme gelecektir. Şikâyet için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu yapılmalı ya da Emniyet birimlerinin konuyla alakalı olarak bilişim suçları bürolarına başvurulmalıdır. Bunun haricinde şikâyete tabi bir suç değil ise düşük bir ihtimal dahi olsa Cumhuriyet Savcılığı çoktan re’sen harekete geçmiş bile olabilir.
Bu durumda yapılacak en akıllıca şey sohbetin (tarih de görünecek şekilde) ve ayrıca hesap sahibinin kimlik bilgileri gösterir detayların ekran görüntülerini almak. Ekran görüntüleri aldıktan sonra bulunduğumuz yerdeki savcılığa hitaben dilekçe yazarak ekine ekran görüntülerini koymak olur.
Bilişim suçlarında suç niteliğindeki fiillere yönelik delillerin karartılmaya fırsat verilmeksizin toplanması ve belgelendirilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak suç unsuru bir veri olabilir ve bu verinin kolayca değiştirilip, silinebilmesi mümkündür.
Bu nedenle sürecin mümkün olabildiğince seri bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Söz konusu vakalarda Cumhuriyet Savcılığı delil toplamada ve soruşturma sürecinde yetkili makam olduğundan dolayı direkt olarak savcılıklara suç duyurusunda bulunmak mağdur şahsın yararına olacaktır. Aksi halde emniyet birimlerinden savcılığa soruşturmanın başlaması adına birtakım prosedürleri içeren müzekkereler yazılacak, tebliğ edilecek ve dolayısıyla tahkikat sürecine geçilmesi daha uzun bir zaman alacaktır.
SOSYAL MEDYADA KİŞİLİK HAKKI İHLALLERİNDE AÇILACAK DAVALAR
Özel Hukuktaki Koruma Sisteminde Açılabilecek Davalar
Kişilik hakkına saldırının varlığı halinde özel hukuktaki koruma sistemi kapsamında açılabilecek davalar, TMK. 25. Maddesi ile TBK. 58. Maddesinde belirtilmiştir. Bu hükümlere göre kişilik hakkı ihlâllerinde açılacak davalar iki kategoride düzenlenmiştir. İlk kategoride kişilik hakkı ihlalinin durdurulmasının, ilerde meydana gelebilecek saldırıların önlenmesinin veya hukuka aykırılığın tespitinin; ikinci kategoride ise saldırı sonrası meydana gelen maddi ve manevi zararın giderilmesinin amaçlandığı görülmektedir.
Koruyucu Davalar :
a. Saldırının Önlenmesi Davası
Halen mevcut olmamakla birlikte bir takım eylem ve belirtilerden çok yakın bir tarihte saldırının gerçekleşeceğine veya saldırı gerçekleşmiş ise de, bunun devam edeceğine dair bulunduğu durumlarda saldırının önlenmesi davası açılabilir. Örneğin sosyal medyada, bir kişinin özel hayatına ilişkin bir konuda yapılacak açıklamanın reklam niteliğinde, birkaç gün önceki yayınlarda duyurulması gibi durumlarda açılacak saldırının önlenmesi davası ile davalıya “yapmama” yükümlülüğü yüklenir. Burada aranacak saldırı tehdidi, ciddi ve yakın bir saldırı tehdidi olup bunun takdiri hâkime aittir.
Uygulamada saldırı tehdidinin gerçek bir saldırıya dönüşmesi ihtimali gözetilerek genellikle saldırının önlenmesi ve saldırının durdurulması davalarının terditli olarak açıldığı görülmektedir. Yargıtay, e-posta, cep telefonu mesajı ve sözlü olarak kişilik hakkına saldırı nedeniyle açılan bir davada, hukuka aykırılığın tespiti ve saldırının önlenmesi isteminin yerel mahkemece, cezai sorumluluğu gerektiren eylemlerin tedbir yolu ile önlenmesinin istenemeyeceği gerekçesi ile reddi kararını bozmuştur.
b. Saldırının Durdurulması Davası
Kişilik hakkı ihlalinin ortadan kaldırılması için açılacak dava saldırının durdurulması davasıdır. Saldırının durdurulması davasının hedefi devam etmekte olan hukuka aykırı durumun sona erdirilmesi olup kusur ve zarar şartı aranmaz. Dolayısıyla dava tarihinde bitmiş ve henüz başlamamışsa saldırının durdurulması davası açılamaz. Durdurma davasında verilecek karar ile hukuka aykırı durum ortadan kaldırılacak, yani saldırının ortadan kaldırılması ve bir daha saldırıda bulunulmamasına karar verilecektir.( internet, sosyal medya vb. yolla kişilik hakkı ihlalinde bulunulmuş ise)
c. Hukuka Aykırılığın Tespiti Davası
Kişilik hakkı ihlallerinden korunmak için açılacak davalardan birisi de hukuka aykırılığın tespiti davasıdır. Kişilik hakkına saldırının gerçekleştiği veya sona ermesine rağmen etkisinin devam ettiği durumlarla birlikte bir saldırının varlığı ya da saldırıda bulunulacağını belirlemek amacıyla hukuka aykırılığın tespiti davası açılabilir
Sosyal medyada gerçekleşen bir kişilik hakkı ihlalinin tespiti davasının açılabilmesi için, kişinin istediği hukuki korunmayı diğer dava çeşitlerinden biriyle sağlayamıyor olması gerekmektedir.
d. Düzeltme ve Cevap Hakkı
Düzeltme ve cevap hakkı, Anayasa’nın 32.maddesinde temel hak ve hürriyetler arasında sayılmış, kişilerin kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde kullanılabileceği düzenlenmiştir. Kişilik hakkını ihlâl niteliği taşıyan yayınların gerçek olmadığına ilişkin açıklamalar cevap; yayınlardaki gerçek dışı unsurların düzeltilmesine ilişkin açıklamalar ise düzeltme olarak tanımlanmaktadır Düzeltme ve cevap hakkı sadece mahkemeden değil, ilgili yayın kuruluşundan da istenebilmesi ve kusur gibi manevi tazminatın şartlarının aranmaması bakımından, manevi tazminattan farklı bir nitelik taşır. Bu nedenlerle, düzeltme ve cevap hakkının koruyucu ve tazminat davaları dışında, kişiliği koruyan kendine özgü bir hukuki müessese olduğunun kabulü daha uygundur
Tazminat Davaları;
- Maddi Tazminat Davası
Kişilik hakkına internet ve sosyal medya gibi ortamlardaki yayınlar veya paylaşımlar, gönderilen e-postalar ile saldırı nedeniyle gerçek veya tüzel kişilerin müşteri kaybı, şirket hisselerinin değer kaybı, tiraj azalması, satışlardaki azalma, iş kaybı gibi zararlar gerçekleşebileceğinden maddi tazminat için aranan unsurların varlığının ispatı halinde zararın tazmini gerekir. Yargıtay, kişilik hakkına saldırı iddiasıyla açılan bir davada maddi tazminat isteminin kabulü gerektiği yönünde karar vermiştir.
- Manevi Tazminat Davası
Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen “tatmin” duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır Konuyla ilgili örnek olay Konya’da yaşanmıştır. Davacı dava dilekçesinde müvekkilinin sosyal medya üzerinden yayımlanan fotoğrafların altında davalının facebook adresi üzerinden gönderi notu olarak “valla milletin içinde gavurluk varmış. Gavur aşığı bunlar” şeklinde beyanlarda bulunması ve taraftar camiası üzerinden linç kampanyası yaşanması nedeniyle çok sayıda hakaret ve tehdit içerikli mesajlar aldığı, sosyal medya hesabını kapatmak zorunda kaldığı, bu nedenle kişilik haklarının geçmişe ve geleceğe yönelik olarak zedelenmesine yol açması nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek …… TL manevi tazminatın davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere sosyal medya paylaşımları konusunda herkes çok dikkatli davranmalı ve bazı paylaşımların ciddi sonuçları olabileceğini bilmesinde fayda bulunmaktadır.
Aline Mulino / Avukat
K&P Legal Hukuk Bürosu