YAYINLARIMIZ

Akıllı Sözleşmelerin (Smart Contracts) Çalışma Prensibi Kullanım Alanları ve Hukuki Niteliği

Teknoloji geliştikçe Hukuk da buna uyum sağlamak durumunda, o sebeple ister istemez gelişiyor, evriliyor, gelişmelere ve topluma uyum sağlıyor. Buna paralel olarak son zamanlarda hem bilişimde ve hem de bilişim hukuku alanında Akıllı Sözleşmeler (Smart Contracts) kavramı da çokça duyulur olmaya başladı.

İlk bakışta akla e-imza ile taraflar arasında imzalanmış dijital bir sözleşme gibi gelse de Akıllı Sözleşmeler bunlardan çok daha farklı ve geniş bir kavram.

Akıllı sözleşmelerin tam olarak ne olduğu, nasıl çalıştığını, hukuki statüsünü, kullanım alanlarını ve bir iş modelinde nasıl uygulanabileceğini; Akıllı Sözleşmeler, Blokzincir (Blockchain) , Kripto Para (Cryptocurrency) kavramlarını duymuş ancak aşina olmayan kişilerin de anlayacağı şekilde örneklerle açıklayarak anlatmaya çalışacağız.

Akıllı Sözleşme Nedir ve Nasıl Çalışır?

Akıllı sözleşmeler”, terminolojik olarak “sözleşme” kavramıyla ilişkilendirilse de, aslında geleneksel anlamda sözleşmelerden ayrılmaktadır.

Akıllı sözleşmeler, blockchain teknolojisi üzerine inşa edilmiş, önceden belirlenmiş ve tüm taraflarca bilinen koşulların yerine gelmesi durumunda yine önceden belirlenmiş bir işlemi yerine getiren veya yerine gelmesini sağlayan, otomatik olarak çalışan, değiştirilemez kodlar olarak tanımlanabilir.

Bu kapsamlı tanımı daha iyi anlamak için basit bir örnek üzerinden ilerleyelim. Diyelim ki, internet üzerinden bir e-kitap satın almak istiyorsunuz. Klasik bir satış işleminde alıcı olarak ödeme yapmayı, satıcı da ödemenizi yaptıktan sonra kitabı size göndereceğini taahhüt ediyor. Ancak güvenilir bir platformda değilseniz, bu taahhüt kulağa pek güvenli veya yeterli gelmeyebilir.; çünkü satıcı, ödemeyi aldıktan sonra kitabı göndermeyebilir veya gönderilen kitap hatalı olabilir. İşte burada akıllı sözleşme devreye girerek, hiçbir aracı kişi yahut kurum olmaksızın satın alma ve ürün gönderim işlemini yürütebilir; bu şekilde düzenlenmiş bir akıllı sözleşme ile alıcının önceden belirlenmiş bir adrese ücreti göndermesi halinde akıllı sözleşme, satın alınan kitabı otomatik olarak ve herhangi bir 3. Tarafın onayına gerek olmaksızın alıcının kullanımına açar. Akıllı sözleşmeler, bu işlemlerin tamamen otomatik olarak gerçekleşmesini sağladığı gibi taraf işlemlerini blockchain üzerinde kayıt altına almakta bu sayede şeffaflık ve işlemlerin güvenli yürütülmesini sağlamaktadır.

Bu örnek sözleşme en basit anlatım ile aşağıdaki şekilde çalışır;

  1. İlk olarak taraflar belirlenen fiyata e-kitap alım satımı üzerine anlaşacaktır.
  2. Satıcı e-kitaba erişim bağlantısını ve kitabın ücretini akıllı sözleşme içine kodlayacaktır.
  3. Daha sonra alıcı belirlenen miktar parayı gönderecek ve ödeme blockchain üzerine kaydedilecektir. Ödeme belirli koşullara bağlı olarak akıllı sözleşme adresine de yatırılabilir.
  4. Ödemenin yapılmasıyla, sistem otomatik olarak kitabı kullanıcının erişimine açacaktır.

Sözleşme içeriği yalnızca tarafların asli edimlerini değil yan edimlerini de düzenleyebilir bunun yanında tüketici hakları veya iade politikalarını yahut uyuşmazlıklar halinde uygulanacak çözüm yollarını da içerebilecektir.

Akıllı Sözleşmeleri güvenli yapan Nedir ?

Akıllı sözleşmeler blockchain üzerinde saklanmaktadır ve dağınık defter teknolojisi sayesinde ağda bulunan tüm kullanıcılar tarafından sözleşmenin kendisi ve tüm işlemleri görülebilir. Bu durum şeffaflık sağladığı gibi geriye doğru değişiklik yapılmasını da engellemektedir.

Günlük yaşamımızda bir kitapçıdan kitap alacağımız zaman raftan kitabı alır, kasaya götürür, ücretini öder ve kitabı teslim alırız. Ücreti ödedikten sonra kitapçının kitabı bize vereceğinden şüphe duymayız. Veya internet üzerindeki güvenilir bir alışveriş sitesinden kitabı sepete ekleyip kartla ödemeyi yaptıktan sonra kitabın bize kargo ile gönderileceğine inanırız. Bu güvenin altında yatan unsur kitapçının şahsına veya internet sitesinin ticari itibarına olan güvendir. Ancak akıllı sözleşmelerde ise güvenin kaynağı satıcı veya site sahibi değildir, güven bizzat teknolojisinden ileri gelmektedir.

Blockchain Teknolojisinin Temel Mantığı ve Çalışma Biçimi

Blockchain teknolojisi her ne kadar kripto paralar terimi ile birlikte anılsa da kripto paralar blockchain teknolojisini kullanan sistemlerdir. Blockchain kavramı ise çok daha geniş bir kavramdır. Blokchain bir veri tabanı modelidir. Bir bakkalın veresiye defteri de basit bir veri tabanıdır. Veya bir şirketin personel listesini tuttuğu bir excel dosyası da veri tabanıdır. Ancak bu iki örneğin de pek çok dezavantajı bulunmaktadır. İlk olarak iki veri tabanına da ulaşan bir kişi tüm verilere erişebilir ve kayıtları değiştirip silerek verileri manipüle edebilir. Ayrıca veriler şeffaf değil yalnızca veri tabanına sahip olan kişinin kontrolündedir. Söz meclisten dışarı, bakkala olan borcunuzun bakkal tarafından ufak ufak arttırıldığını bilemeyebilirsiniz. Ve her iki örnekte de “veri tabanı” bir merkezde bulunmakta ve mutlak güvenlik içermemektedir.

Blockchain teknolojisi ise en basit anlatım ile merkezi olamayan, dijital ve şifrelenmiş kayıt defterleri (ledger) olarak tanımlanabilir. Teknolojinin en büyük özelliği, ağda bulunan işlemlerin ve verilerin güvenli bir şekilde kaydedilmesi ve ağda bulunan kullanıcıların doğrulama yapabilmesi sebebiyle geriye dönük değişiklikler yapılmasının önüne geçilmesidir. Bu teknolojiyle, ağda yapılan tüm işlemleri bloklar şeklinde kaydedilmekte ve her bir blok bir önceki bloğun hash fonksiyonunu ve zaman damgası içermektedir.

Blokchain teknolojisinde temel olarak veri, bir blok içerisine kaydedilip şifre algoritmaları ile şifrelenmiş bir kod haline getirilir. Sonraki gelen blok kendisinden önceki bloğun şifreli kodunu ve kendi içerisinde bulunan verinin şifrelenmiş kodunu içerir. Bu bloklar silsile halinde devam ederek bir blok zinciri oluşturmuş olur. Bu sayede geriye dönük olarak yapılabilecek değişiklikler, hash fonksiyonunda değişikliğe neden olacağından rahatlıkla tespit edilebilir.

Oluşan bu veri tabanına erişmek için iki şifre gereklidir. Genel şifre ve özel şifre. Blockchain içerisinde genel şifreye sahip olanlar şifrelenmiş biçimde olan blok kodlarına erişebilir ancak verinin kendisine ulaşamaz. Genel şifre sahibi silsile halinde gelen tüm blokların bir önceki blok kodu ile örtüşüp örtüşmediğini teyit edebilir. Özel şifre sahibi ise doğrudan şifrelenmiş verinin kendisine de ulaşabilir. Böylelikle hem gizlilik hem de şeffaflık sağlanmış olur. Çünkü bir blok içerisinde yapılacak bir değişiklik sonradan gelen tüm blok kodlarını etkileyecektir. Bunu yapan kişinin sırasıyla gelen tüm blok kodlarını değiştirmesi gerekecektir. Ayrıca yapılacak her bir veri girişi bir zaman ve kişi damgası ile damgalandığından ve diğer erişim sahiplerinin onayını da gerektireceğinden bir veri manipülasyonu neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Diğer veri tabanı sistemlerinden farklı olarak veriler bir merkezde toplanmaz, blockchain içerisindeki her kişide dağıtık vaziyette saklanır. Bu da üstte anlatılan tek bir merkezde bulunan verinin manipüle edilmesinin önüne geçmiş olur.

Bu anlatım bir kısım okuyucu için çok karışık gelmiş olabilir.  O halde, sizin için biraz daha blockchain veri tabanını somutlaştıralım;  Bir şirket muhasebe kayıtlarını blockchain ile tutmak istemiş olsun. Şirket içindeki tüm departmanlardaki personel genel şifreye, muhasebe departmanın en üstteki 3 yönetici ve şirketin genel müdürü özel şifreye sahip olsun. Ayrıca yeni bir veri girişi için 3 muhasebe departmanındaki yöneticinin onayı gereksin… Böyle bir durumda veri üzerinden tek bir harf bile değiştirmek bambaşka bir şifrelenmiş blok kodu oluşturacaktır. Üç yöneticiden birisi yeni bir işlemi kaydettiğinde diğer ikisinin işlemi doğrulaması gerekecektir. Üç muhasebe yöneticisinin aralarında anlaşıp geçmişe dönük verileri değiştirmesi durumunda bile diğer şirket personellerinin veriye şifrelenmiş şekilde de olsa erişimi olması nedeniyle aradan yapılan bir değişiklik silsileyi bozacağından ve işlemlerin zaman damgası ile damgalanmış olması nedeniyle geriye dönük yapılacak herbir işlem fark edilecektir. Bu şekilde sistem güvenli olarak kalacaktır.

Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Statüsü

Akıllı sözleşmelerin temel çalışma prensibi yukarıda anlatıldığı gibidir. Peki bunların hukuki statüsü nedir? Akıllı sözleşmeler aslında tam olarak geleneksel anlamdaki sözleşmeler tanımına uymamaktadır. Akıllı sözleşmelerin birincil işlevi daha çok hali hazırda tarafların anlaştığı hususların güvenli hale getirilmesi için kullanılan bir sistem olarak düşünmek daha doğru olacaktır. Bu bağlamda her durumda dış ortamda hazırlanan dijital veya ıslak imzalı sözleşmenin varlığı, en kötü durumda ise aradaki sözleşme ilişkisine dair delil başlangıcı niteliğinde olabilecek görüşmelerin yazılı dökümlerinin bulunması ispat açısından büyük kolaylık sağlayacaktır.

Geleneksel anlamdaki sözleşmelerin doğurduğu sonuca benzeyen akıllı sözleşmeler yapılacağı gibi çok fazla benzemeyen akıllı sözleşmeler de yapılabilir.

Örnek olarak bir mal alımını akıllı sözleşme ile yapabilirsiniz. Bu geleneksel olarak bir alım satım sözleşmesinin yerine getireceği işlevi yerine getirir. Bir işveren, işçinin performansına bağlı olarak vereceği primi tamamen otomatize edilmiş bir şekilde aydan aya performansı oranında hesaplayıp gönderen bir akıllı sözleşme de yapabilir. Bu hali hazırda işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesinin bir parçasıdır. Dış ortamda bir sözleşme vardır. Bu örnekteki sözleşme o sözleşmenin bir hükmünü otomatik olarak yerine getirmeye yardımcı olur.

Kullanım Alanları ve Potansiyel Kullanım Örnekleri

Bizde pek bilinmese de “Akıllı Sözleşmeler” dünyada şu anda ağırlıklı olarak finans, sigorta ve kitle fonlama (Crowdfunding) gibi alanlarda kullanılmaktadır. Ancak daha pek çok sektörde ve alanda daha kontrollü ve verimli çalışmayı arttıracak yöntemler oluşturulması mümkündür. Ancak bunun gelişmesi için bazı ek teknolojilere gerek olabilir.

Akıllı sözleşmelerin en büyük faydalarından birisi aradaki insan faktörünü en aza indirerek zaman kazandırması ve işlerin otomatize halde yürümesi sağlamasıdır. Ancak bu en büyük avantaj aynı zamanda bir dezavantaj ile birlikte geliyor. Arada bir insan faktörü kalmadığı için bazı durumlarda sözleşmedeki şartların oluşup oluşmadığı konusunda üçüncü bir kontrol mekanizmasına veya ek bilgiye ihtiyaç doğabiliyor. Bu 3. kişi gibi bir insan olabileceği gibi bir veri tabanı, internet sitesi veya yapay zekâ da olabilir.

Örnek olarak akıllı sözleşme ile bir araç kiralama sözleşmesi yapıldığını varsayalım. Ancak aracın yalnızca şehir içinde kullanmaya özgü olarak kiralanmış olsun. Aracın şehir dışında kullanılması durumunda da kat edilen her kilometre için 1 birim para cezası öngörülsün. Şimdi bu durumda kiralayan tarafın bu hükmün ihlal edilip edilemeyeceği kontrol etmek için her an her saniye GPS kayıtlarını kontrol edip her an ceza tebliği yapması gerekir. Ancak bu durumu 3 kişiyi aradan çıkarıp pratik bir akıllı sözleşme ile çözebiliriz. Aracın GPS kayıtlarının bir veri tabanına kaydedilmesi sağlayıp oluşan bu veri tabanını kurulan akıllı sözleşmeye entegre edebiliriz. Böylelikle akıllı sözleşmenin otomatik olarak cezai şartı eş zamanlı olarak kiracının gösterdiği teminat, banka veya dijital cüzdanından çekebilecektir. Buradaki oluşan 3. kişi somut olaydaki GPS kayıtlarının bulunduğu veri tabanıdır.

Bu üçüncü taraflara “ORACLE” adı verilir. Akıllı sözleşmeler “oracle”lar ile çok daha işlevsel hale gelir ve akıllı sözleşmelerin sıkça kullanılmadığı diğer alanlarda da kullanılabilmesine olanak sağlar. Örnek olarak iş hukuku çözümlerine bir örnek verebiliriz. Yukarıda bahsi geçen, işçi – prim akıllı sözleşmesi örneğini tekrar ele alalım. Bazı iş yerlerinde kullanılan ve üretim sürecini doğrudan kaydeden veri tabanı sistemleri vardır. Bu sistem bir üretim bandındaki üretim sayısını kaydeder. Bu veri tabanını akıllı sözleşmeye bağlayarak hiçbir ek uğraş vermeden üretim bandındaki belirlenen üretim oranında işçiye otomatik ay sonu prim hak edişini transfer eden bir akıllı sözleşme hazırlamak mümkün. Buradaki oracle (3. Taraf uygulama) bahsi geçen veri kayıt sistemi olacaktır.

Bunun yanında 3. Parti hisse takip programının oracle olarak entegre edilerek belirlenen koşul ve oranlarla şirket ortaklarına kâr payı aktaran bir akıllı sözleşme hazırlamak da mümkündür.

Akıllı sözleşmeler tedarik sürecinin de bir parçası olarak sıkça kullanılır. Bir firmanın mamul madde envanter kaydı oracle olarak kullanılarak tedarik süreci hızlı, uğraşsız ve verimli hale getirilebilir. Envanterdeki mamul maddenin belli miktarın altına düşmesi veya tüketim – tüketim hızı baz alınarak otomatik sipariş veren bir akıllı sözleşme hazırlamak da mümkün. Örnekler bu şeklide arttırılabilir.

Gelecek Öngörüleri ve Sonuç;

Akıllı sözleşmeler çok yeni bir teknoloji olmasına rağmen dünyada oldukça hızlı ilerliyor. Öyle ki, hukukun bu hıza yetişemediğini söylemek mümkün. Dünyada şu anda Belarus akıllı sözleşmeleri regülasyon altına alan öncü ülkelerden oldu. ABD’nin bazı eyaletlerinde de benzer çalışmalar sürmekte. AB ise şu anda yeni veri kanun tasarısı ile bu alanı regüle etmenin eşiğinde. Bu alanda regülasyonların yeterince hızlı gelmemesinin nedeni, sistemin güvenli bir sitem olması dolayısıyla çok fazla uyuşmazlığa yok açmaması da olabilir. Öyle düzenlenecek ve düzeltilecek bir alan yoksa çok detaylı bir regülasyona da gerek kalmayabilir.

Ancak yakın gelecekte teknolojinin ilerlemesi ile akıllı sözleşmelerin çok daha yaygın olarak kullanılacağını tahmin etmek zor değil, bu da her ihtimalde, ülkemiz dahil pek çok ülkenin buna dair kendi yasal düzenlemelerini oluşturmasını ve bu işe ciddiyetle kafa yormasını gerektirmektedir.

 

Ünal ÇINAR (Stj. Avukat / Legal Intern)

(Katkıda bulunan Avukat Melih ÖZTÜRK)

K&P LEGAL HUKUK BÜROSU

 

Diğer Makaleler

Emojiler Hukuku

Dünya üzerinde sosyal medya kullanıcı sayısı çok büyük sayılara ulaşmış durumda. Üstelik, hayat artık hepimiz için çok hızlı akıyor. Anlık yazışmalar, kısa ve anlık bildirimlerde

error: